Tarih yaprakları 1000’li yılların başına geldiğinde tarih o güne kadar görmediği ve hatta belki de o günden sonra da göremeyeceği büyük bir stratejist ve suikastçiyle karşılaşmak üzereydi. Adı Hasan Sabbah… Kartal Yuvası denen Alamut kalesini komuta ediyor. Ve bu kale Haçlı Orduları başta olmak üzere Hasan Sabbah’ın kafasını kim bozarsa onun korkulu rüyası haline geliyor.
Aslında size bu yazıda kalenin şuanki halini anlatacağım fakat Hasan Sabbah’ı biraz da benden dinleyin istiyorum. Belki bu zamana kadar biraz farklı tanımışsınızdır. Hasan Sabbah, ilk bin yılın başında yaşadı. Kendi döneminin en alim insanlarındandı. Alim derken hemen aklınıza din diyanet gelmesin. Mühendislik, tarih, edebiyat vs’den bahsediyorum. O dönemde dünyadaki tek üniversite olarak kabul edilen Kum şehrinde okudu. Sınıf arkadaşları kimlerdi dersiniz? Biri Selçuklu Veziri olacak olan Nizam-ül Mülk diğeri de meşhur şair ve felsefeci Ömer Hayyam’dı.
Üniversite ya da medrese adına ne derseniz artık. Buradan mezun olduklarında Hasan Sabbah uzunca bir süre Selçuklu devletine de hizmet verdi. Selçuklu’nun ilk istihbarat teşkilatını kurdu ve başına geçti. En son Nizam-ül Mülk ile bilinmeyen bir nedenle ters düştü ve görevinden ayrıldı. Sonra da Nizam-ül Mülk dahil tüm dünyanın başına deyim yerindeyse bela oldu.
Hasan Sabbah Şiilerin İsmailiye adı verilen kolundandı. Meraklılar araştırıp bu kolun inanç sistemlerini detaylı olarak araştırabilirler. İsmaililer diğer mezhepler tarafından falan pek sevilmezdi. Hasan Sabbah da tüm İsmaililere kol kanat gerdi ve aslında onları korumak için Kartal Tepesi denilen Alamut Kalesi’ni kurdu. Bir süre sonra da öyle bir güce erişti ki, tüm dünya onun adını duyduğunda destur çeker oldu.
Alamut Kalesi İsmailiyye Devletinin başkentiydi. Hazar Denizi’nin güney kıyısında yer alıyordu ki hala da öyle. Kalenin orjinal adı Aluh âmukht kalesidir meali de iki anlama gelir: Kartalın öğretisi ya da Cezalandırma yuvası. Aslında kaleyi inşa eden Hasan Sabbah değil. O başkasından fethederek almış. Kaleyi ilk inşa eden Custaniler diye bir ülkenin kralı Veşuhan İbn-i Cüstan Yani Cüstan’ın oğlu Veşuhan ibni’nin anlamını da öğrenmiş oldunuz bilmiyorsanız 

Hasan Sabbah bu kaleyi Hicri 483 yılında fethediyor. Bu da Elamût isminin ebcetine denk geliyor. Bu da ilginç bir durum. Hasan Sabbah inanılmaz matematik ve mühendislik bilgisine sahip bir adam bu arada. Ayrıca siyaset ilmine de inanılmaz derecede hakim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder